28 Aralık 2009 Pazartesi

Anne Adayının Günlüğü !

Haziran ayından beri
ağzımın içinde geveleyip durduğum,
bir türlü sizinle paylaşamadığım güzellik:)
ANNE oluyorum a dostlar...
8 aydan beri Anne Adayının Günlüğünü doldurmaktayım..
Bebişimi, oğlumu, TAHA cığımı kucağıma almak için artık gün sayıyorum:)
1 aydan az zamanımız kaldı,
hazırlıklar tamam; ben hazırım, babamız hazır, beşiğimiz, kıyafetlerimiz, hastane çantalarımız....çok heyecanlıyız, bekliyoruz..
Benim için dua edin lütfen...Bu heyecan için bir süre ara vereceğim bloğuma...
Size güzel bir YENİ YIL hediyesi olmuştur diye düşünüyorum:)
Güzellikleri Paylaşmak Adına....

4 Kasım 2009 Çarşamba

BU SONBAHAR Bİ BAŞKA !

Sonbaharın keskin havasını içimize çektiğimiz şu günlerden sesleniyorum...:)Evet bu sonbahar bi başka heyecan var içimde, 2009 sonbaharını hiç unutmayacağım...Haziran ayında başlayan heyecan son hızıyla devam ediyor !

İki hafta önce annemin ziyareti ile şenlenen evimin lezzeti bir başkaydı.
E gelen durmuyo tabii annemde gitti, güzel iki hafta geçirdik...
Süper alışverişler yaptık, gezdik, anne kız bol bol kafa dağıttık..
Birbirimizi şımartmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadık.
Beni merak ettiği için geldi, gördüklerine sevindi, yapmak istediklerini yaptı ve gönül rahatlığı ile gitti İzmir e...
Evimizin içindeki güzel heyecana katıldı,
Yeni düzenlemelerimizi inceledi ve uygun buldu,
ve hatta takdir etti...Bir kere daha bana güveninin boşa çıkmadığını söyledi,
beni bo bol şımarttı ve gitti canım annem...:)
Ev içindeki düzenlemelerim, bu hafta sonu gelecek olan son mobilya malzemesi ile bitecek işallah...
Sonrasında burada sizleri çok hoş fotoğraflar bekliyor emin olun...ve sürpriz tabii...
Kurban bayramından sonra Samiye annemle birlikte tekrar gelecek olan annem, İzmir den eli boş gelmeyecek.
E tabi Samiye annem de bakalım neler getirecek.
ama o açıklamalar sonra..
Biliyorum bu aralar herşeyi öteliyor gibi görünüyorum ama,
eminim sonuca herkes çok sevinecek...
Güzellikleri paylaşmak adına:)

28 Eylül 2009 Pazartesi

Okullar Açıldı

Okullar açıldı...
Bu yıldan itibaren öğretmenliğe geri döndüm...
Bugün ilk derslerime girdim, itiraf ediyorum biraz şapşırdım ama idare ettik tabii...Etmek zorundayız tabii, öğrenci milletine fazla açık vermemek gerek:)
Yoğunum ama özlemişim.
Resim dersini seviyorum, öğretmenliği, mesleğimi seviyorum..:)
Bu ortamda yakında size şahane fotoğraflar yayınlayacağım ama biraz daha bekleteceğim..üzgünüm:)
Şimdilik, bugünlük bu kadar...by

21 Eylül 2009 Pazartesi

BAYRAM GELDİ GEÇİYOOO :)


Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun Dostlar...!

11 Eylül 2009 Cuma

ARA GÜLER


1986-Tophanede fotoğraf makinesini görünce bağıran çocuklar, İstanbul
Sanatçı 1928 de İstanbul da doğdu.
Türkiye de uluslararası fotoğrafçılığın ün kazanmış en önemli temsilcisidir. Gazetecilik yaşamına 1950 yılında Yeni İstanbul gazeteinde başladı. 1956 da time-life, 1958 de paris-match ve stern dergilerinin yakındoğu foto muhabirliğini üstlendi. Aynı dönemde magnum ajansına katıldı.
1961 de İngiltere de yayımlanan biritish journal of year book, onu dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladı.
1962 de Almanya da master of leica ünvanını kazandı.
Dünyanın dört bir yanında yüzlerce sergi açtı. Kendisi hakkında biri Münih üniversitesinde almanca olmak üzere 6 adet doktora tezi yazılmıştır....
Ara Güler fotoğraflarının içindeki insan gerçekliği beni her zaman çok etkiledi. Kendisi ile ilgili detaylı bilgi için, çalışmalarının pek çoğunu görebileceğiniz http://lebriz.com u lütfen ziyaret edin. Sanatına saygıyla eğildiğim bu Usta yı sizinde tanımanızı isterim.
Güzellikleri paylaşmak adına:)

2 Eylül 2009 Çarşamba


Çok şımarığım yaa...
Didem ve Fatih ten süper bir hediye aldım:)
Yukarıda gördüğünüz şahane mini laptab..
(görgüsüzlükten saymayın nolur, sevinçten:)
Beyaz, güzel ve benim...:) Blog takipçilerinin huzurunda kardeşlerime, canlarıma çok teşekkür ediyorum:)
Güzellikleri paylaşmak adına...

15 Haziran 2009 Pazartesi

:)

Cumartesi günü, aramıza katılması muhtemel(!)bir şahsiyet için, canım arkadaşım kelebek tarafından bir parti düzenlendi...
Hayatımda kendimi hiç bu kadar şımarık hissetmemiştim:)
Partinin baş misafiri bendim çünki.
Konuyu daha detaylı olarak size yakında fotoğraflarla birlikte açıklayacağım...
Canım arkadaşım,güzel yürekli kadın kelebeğe çok teşekkür ederim...iyiki varsın:)

11 Haziran 2009 Perşembe

BİR SERGİ


Aşağıdaki adrese tıklarsanız:)
lale takıntımı, farklı bir tasarım yönünde daha görerek mutlu olduğum ve sizinle paylaşmak istediğim bir tasarımcının online sergisine gideceksiniz.... gerçekten çok hoşuma giden ve sizinle paylaşmak istediğim bu serginin sahibi olan tasarımcı EBRU YOLVER .
Sanatına Saygıyla Eğiliyorum...:)

http://www.lebriz.com/pages/exhibition.aspx?lang=TR&exhID=1902

9 Haziran 2009 Salı

GİTTİLER :(

Annemle babam gittiler :(
Onları özlemle ve güzelliklerle (!) uğurladık...
o güzellikleri sizinle şimdilik paylaşamıyorum ama, sürecin göstereceğine göre sürprizlerime hazır olun:)

1 Haziran 2009 Pazartesi

ANNEM-BABAM



Yarın annemle babam geliyoooorrrr...:) Bu yılın bizim hayatımızdaki, son Tokat yılı olmasını dileyerek geliyorlar...Fakat, malesef 2010 yılını da burda geçireceğiz... Henüz haberleri yok ama olunca çok üzülecekler eminim...Neyse tatsız konularla giriş yaptım ama.

Yaklaşık 4-5 yıldır gelmemişlerdi ve ben o kadar mutluyum ki...Tain olmamamız bile bu ara beni çok ilgilendirmiyor..onlar gelsin yeter..

1 hafta kalacaklar, tatilleri ile igili ayrıntılı yazımı ve fotoğrafları yayınlayacağım, görüşmek dileği ile....Herkese sevdikleri ile mutlu günler:)

28 Nisan 2009 Salı

23 Nisan 2009 SİVAS Hatırası :)

23 nisan tatilini fırsat bilip, Sivas'a günübirlik bir geziye gittik:)
Hesapta sadece Tokat il sınırlarından çıkmak, farklı bir şehre kendimizi kaptırmak, tanınma ve selamlaşma telaşı olmadan özgürce gezmek vardı. Fakat; bir daha bu coğrafyaya dönmeme isteğimizin bir parçası olarak, tekrar bu şehirleri görmeyeceğimizi düşünerek, bir selamlaşma bir veda gibiydi bu gezi..içimizde kalan, '' bir dahaki sefere '' dediğimiz şeyleri yapmak ve bir dahaki sefere olmamasını diler gibiydik o gezide...
Önce Sivas otobüsünde yapılan nefis sabah puaçaları ile kahvaltı
Geçtiğimiz yerlerde, kıştan kalma bahar manzarasının tadını çıkarma
Sivas a varış
otogardan şehir merkezine, taksi şöförü beyefendinin muhabbeti ile, gidiş
Henüz sabahın çok erken saatleri olduğu için şehir sessiz, şehir ıssız, şehir temiz, şehir güzelleşmiş....
Önce İstasyon Caddesi'nde bir aşağı bir yukarı gezme
Ardından da kendimize Çifte Minare' nin içine atıveriyoruz:)
Sivas'ı gördüm göreli Çifte Minareyi çok beğenirim ve hep hayıflanırdım '' neden elimizdeki değerlere sahip çıkmıyoruz '' diye...
Ama kesinlikle sözümü geri alıyorum; Çifte Minare ve çevresi harika olmuş, süper bir restorasyon projesi yürütülmekte ve sonlandığında şahane olacak gibi görünüyor. Kesinlikle olması gereken yapılmış; yapanların eline, yüreğine sağlık:)
Tabii Çifte Minare içindeki gümüşcüye uğramadan olmaz demi,
e aldık bişeyler işte, eşimden hediye:)
Daha önceleri tv.de izlediğimiz bir belgeselde; Sivas'ın bıçakçılık konusunda çok ünlü bir şehrimiz olduğundan ve bu işi de en iyi; Erzincanlı Hafızoğlu İbrahim Argut Usta'nın yaptığından söz ediliyordu..
Hazır Sivas'a gelmişken, değerlerimizi yaşarken yerinde görmek, el emeğinin tadına yerinde varmak için, ustayı bulmaya karar verdik..
Eşim yolda iki amca buldu ve onlara ustanın yerini sordu; Türk Milleti olarak en sevdiğim özelliklerimizden birine bir kez daha şahit olduk ve çok mutlu olduk tabii...
O amca, o gün çarşıya inen köylülerden biriymiş. Çarşıda işlerini sırası ile halledip evine dönecek fakat karşısına biz çıktık..Ve amca ne yaptı; işi gücü bıraktı, sırayı falan bir kenara koydu ''bende zaten gidecektim, sizi ben götüreyim '' dedi ve eşimin koluna girdi..
Muhabbet ede ede, tanış çıka çıka ( evet evet dünya gerçekten küçük; Çanakkale'li birileri zamanında amcanın kiracısı olmuş, eşiminde Çanakkale'li olduğunu öğrenince...) sanayide, küçük, kendi halinde, aynı tv.belgeselinde gördüğümüz o karedeki gibi, dükkanında bir kenarda oturan yaşlanmış ama dinç görünen İbrahim Usta.
Babası zamanında Sivas'a gelmiş ve burada bıçakçılık yapmış. Babası vefat ettikten sonra eniştesi ve abisinin ustalığında çıraklığa başlamış.
Babası Erzincanlı Hafız Ahmet Münir Efendi. zamanında 35 cm. büyüklüğünde elliri ile yaptığı bir hançerin namlusuna, talik hatla şunları yazmış:
'' Gılafından çıkarmak istersen hançer-i hun-rizi
Meyanında gören düşman hassedden çak eyler ''
O hançeri bir kere görebilmiş İbrahim Usta; sahibi temizlenmesi için kendisine getirdiği zaman.
Israrlara rağmen o hançeri adamdan geri almamış ve bir daha da görmemiş...
İbrahim Usta o kadar dolu biri ki; hat yapıyor, arapça ve farsçadan çeviriler yapıyor ve çeviri kitaplar yazıyor..çok yönlü olması beni o kadar şaşırttı ki, takdir etmenin ötesi varmı, öyle işte...
Hayata bir daha başlasa; '' iyi bir hattat, üstün nitelikli bir müfessir ve cenab-ı hakk'a tam kavuşmuş bir veli olmak isterdim'' diyor.
Sanatına saygıyla eğildiğim gerçek bir üstad....
E tabi bizede bir bıçak yaptı, hemde gözümüzün önünde, onu izlemek müthiş bir keyifti...Üzerine ricalarımızı kırmayarak Mevlana' nın şu dizelerini yazdı:
'' Ah bu Aşk benim bütün hallerimi değiştirdi
Bu Aşkın ateşi kalbimi yaktı cayır cayır
Her nereye baksam Sevgili'nin cemalini görmekteyim
O yüce sevginin adına yemin olsun ki
Ve ayetlerinin adına
Durum böyledir, bu gerçektir.''
MEVLANA
Bugüne dair güzel fotoğraflar var..:) ama sonra.....

17 Nisan 2009 Cuma

Avatar !


Kısa süre önce öğrendiğim bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum dostlar:
Şu hani senelerdir msn de yazışır dururuz da,
Her birimizin konuşma penceresinin üst köşesinde bir resimciği olur ya,
Biz o resme hep ''pencere resmi'', vs. demez miydik?
Meğer onun adı avatar mış... en azından artık öyle deniyormuş.
3 boyutlusu, çizgiseli, photoshoplanmışı, shoplanmamışı...vs.
O kadar çeşitli ki o kadar olur yani:)
Bu bir iş sektörü imiş ve bu işle para kazananlar, avatar üretenler varmış..
Cahilliğimi sizinle paylaşayım dedim:)
Güzellikleri paylaşmak adına , her zamanki gibi:)

8 Nisan 2009 Çarşamba

GAFUR UZUNER

Lebriz' de dolanırken bu kırmızı laleler çok dikkatimi çekti ve hemen kime ait olduklarını bulmak istedim. Beni bilenler , lale takıntımın ne boyutta olduğunu bilirler:) Bu tanıdık yüzü sizlerle de paylaşmak istedim.
Ankara`da doğdu. Resme ortaokul yıllarında Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde, Eşref Üren ve Osman Zeki Oral`dan dersler alarak başladı.
1980 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü , Resim bölümünden mezun oldu.Resmin yanı sıra; Devlet Konservatuarı ve DTC Fakültesi Tiyatro kürsüsün`den hocaların nezaretin`de Ankara Halk Eğitim Merkez`inde dört yıl süren uygulamalı oyunculuk eğitimi aldı.
1981 yılında Vakko Sanat Galerisindeki karma sergiyle, sergi serüvenine başladı.Aynı yıl İstanbula yerleşip Şan tiyatrosunda Haldun Dormen`in Yönettiği müzikallerde oynamaya başladı. 1984 yılında Taksim Sanat Galerisinde ilk kişisel sergisini açtı. Sonraki yıllarda da, çeşitli kentlerde 20 kişisel sergi açtı. Karma sergilere katıldı.
Tiyatro ve Televizyonda oyunculuk çalışmalarını da sürdürdü. Beş yıl Şile Bezi Kültür Sanat Festivalinin genel sanat yönetmenliğini yaptı.Resimleri; Tema ve Türkiye Kadın Sağlığı Vakfı tarafından basıldı.Ulusal ve uluslararası sanat fuarlarına katıldı.Yurt içinde ve yurdışında çok sayıda kişi ve kuruluşlarda resimleri bulunan Gafur Uzuner, resim ve oyunculuk çalışmalarını halen istanbul`da sürdürüyor.
Onun yüzü bizim kuşak iyi tanır aslında...
Detaylı bilgi için tabii ki http://lebriz.com a tıklayın lütfen...
Güzellikleri paylaşmak adına :)

23 Mart 2009 Pazartesi

Hazırlık !

Selam ;
Yılın son kış günlerini geride bırakmak üzere iken,
bahara merhaba demenin sabırsızlığını yaşar iken,
kış ayının kasvetini bir kez daha iliklerime kadar yaşarken bu gün..,
Bloglar arası bir gezintinin ardından, birşeyler karalıyım dedim..:)
Ne zamandır bu coğrafyada gezinmediğimi bunun için yeterli vakit ayırmadığımı farkettim.
Sonbahar kasveti sardı her yanımı malesef...artık bahar gelsin yaaaa..
Bahar ayları içinde yapılacak bir sürü şey planladım hayata dair..kendi üzerimde bazı değişiklikler mesela; henüz net olarak karar vermediğim halde!
Araştırma ve geliştirme halindeyim; yeni model saçlar, trendler, kıyafetler....
Bu arada yaza hazırlık için yapılan malum diyetler :)
2009 benim yılım olacak diye planlama yapıyorum ama kısmet tabii..
Herşey herkes için iyi olsun, değil mi?

9 Mart 2009 Pazartesi

DEVRİM ERBİL ( 1937- )



Sanatına saygıyla eğildiğim bir diğer sanatçı da Devrim Erbil... Geçen yıl tesadüfen, İzmir'de bir alışveriş merkezinde, küçük bir sergisini görme fırsatı bulup çok mutlu olmuştum. Bu şahane çizgileri ve renkleri sizinle paylaşmak istedim. Daha kapsamlı inceleme için tabii ki www.lebriz.com adresini ziyaret edebilirsiniz:)

Devrim Erbil 1937`de Uşak`ta doğdu. 1955`de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü`ne girdi. Galeride Halil Dikmen`in, atölyede Bedri Rahmi Eyüboğlu`nun öğrencisi oldu.1959`da "Soyutçu 7`ler" grubunu kurdu.

İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü`nü bitirdi. 1962`de Akademi`ye asistan oldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Tollu ve Cevat Dereli Atölyelerinde görev aldı.1963`te Tülay Tura, Altan Gurman, Adnan Çoker ve Sarkis`le "Mavi Grup" u kurdu.1965`de İspanya Hükümeti`nin verdiği sanat bursunu kazanarak gittiği Madrit ve Barcelona`da başladığı meslek araştırma ve incelemelerine Paris ve Londra`da devam etti.1969`da Türkiye Çağdaş Ressamlar Derneği başkanlığı görevinde bulundu. 1970 yılında İ.D.G.S Akademisi`nden doçentlik ünvanı aldı. 1975`de Görsel Sanatçılar Derneği Başkanlığı yaptı.1979`da İstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürlüğü`ne atandı; üçbuçuk yıl süreyle bu görevde bulundu. 1981 yılında İ.D.G.S Akademisi`nde Profösörlüğe yükseldi. 1985`de Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanlığı, 1988`de Yıldız Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Başkanlığı, 1990 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevine getirildi.

1991`de Devlet Sanatçısı Ünvanı ile onurlandırılmıştır.Devrim Erbil yurtdışında pekçok karma sergi açtı. Türk Sanatını tanıtan sergilerin komiserliğini yaptı. (İskenderiye, Belgrad, Sofya, Kuveyt) Sanat üzerine konferanslar verdi, yazılar yayınlandı.Sanatçının eserleri İstanbul-Ankara-İzmir Resim ve Heykel Müzelerinde, Bükreş Modern Sanatlar Müzesinde, Banja Luka Umnetnicka Galerija`da Ben and Abby Grey Foundation Koleksiyonu`nda, Ankara Milli Kütüphane Koleksiyonu`nda, yurtiçi ve yurtdışında resmi kurumlarda ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

2 Mart 2009 Pazartesi

ÖĞLE YEMEĞİ..!

Bugün öğle yemeği için Kelebek'le buluştuk. Vazgeçilmezimiz Meridyen Restorana gittik ve şahane leziz kiremitte köfte yedik.( Hatta tabiri caizze , affınıza sığınarak!hayvan gibi yedik)
Köfte lezizdi, muhabbet koyuydu, ortam hoştu derken süper bir öğle arası yaşadık.
Gerçekten çok eğlenceli ve ne zamandır yapamadığımız için belkide, çok çok güzeldi.
Ve muhabbetin tamda ortasında günün sözünü tabiki kelebek patlattı.. ''askıda kokmuş etimiz yok heralde'' ya yıkıldım gülmekten tabii, muhabbetin gidişatına cuk oturan bi laftı... Kahkahalar havada uçuştu derken laf lafı açıyor ve daha neler neler çıkıyor Kelebeğin kanatlarından:) Son olarak oradan çıktık ve evimizi, dolayısı ile kendimizi şımartmak için bişeyler aldık. Kelebek odasında kullanmak için fanus aldı, ben yeşillikler için kurutma kabı aldım falan filan...Daha çılgınlar gibi alışveriş edesim vardı da, neyse..:) İşte böyle , bir öğle paydosu da böyle geçti, gün bitti sayılır...Güzelliklerle kalmak dileği ile....

24 Şubat 2009 Salı

Geçmiş oldu sayenizde....

Yukarıda gördüğünüz parmaklar bana ait :)
Tabii burda parmaklar değil, taşıdıkları yüzük çok önemli ve değerli. Güzel yüzlü, güzel yürekli bir dost tarafından bana yollanmış...Gördüğüm zaman o kadar duygulandım ki anlatamam..Bir ara bloğunda bir fotoğrafında görüp beğendiğim ve beğendiğimi de pervasızca isteyerek (bende istiyorum diye haykırarak) belirttiğim bu yüzüğü bana göndermiş canım benim, çok ama çok teşekkür ederim sevgili ÖDÜL :)


Bu güzel kovanoz ve şahane sümbül de bu hafta aldığım geçmiş olsun hediyelerinden bazıları :) Mutfak eşyalarına olan zafımı ve çiçeklere olan aşkımı bilen sevgili arkadaşlarım tarafından geldiler...Sümbül için Yıldız Hanıma, kavanozlar içinde Ayşe ve Şirin'e çok teşekkürler....


Aşağıda gördüğünüz şahane tunik ise canım arkadaşım, dostum, sırdaşım, hayatımın rengi Kelebeğin hediyesi... Canım benim, bunu düşünüp almasını bir kenara koyalım, bana hediyesini verirken öyle güzel şeyler söyledi ki, iyi ki var, iyiki dostum....
Etrafınızda sizi sevdiklerini bildiğiniz güzel dostlarınızın olması kadar güzel bişey varmıdır ki!
Bu aralar egom tavan yapmış durumda itiraf ediyorum ama hakettim diye düşünüyorum ne dersiniz?
Herkese çok teşekkür ederim. (birden kendimi kodak tiyatrosunda oscar almış gibi hissettim)
:) :) :) Herşey insanlar için değil mi...güzellikleri paylaşmak adına :)




23 Şubat 2009 Pazartesi

Günün Testleri !

Aşağıdaki test sonuçları ''görsel algıma göre kariyerim ve karakter analizimin'' sonuçlarını içeriyor...kendimle gurur duydum ve egom o kadar kabardı ki sizinle de paylaşmak istedim :)

İş Yönetmek
Yönetici demek her zaman insan yönetmek anlamına gelmez, siz ben 'insanlara emir veremem' diyenlerdensiniz ama kesinlikle olaylara yaklaşımınız bir yönetici gibi hakim ve derinlemesine, siz belki insan yönetemezsiniz yada yönetmek istemezsiniz ama kesinlikle iş yöneten başarılı bir yönetici olursunuz. Olayın bütününe hakim olabilme ve aynı zamanda detayları kontrol edebilme yeteneğiniz sayesinde üstesinden gelemeyeceğiniz iş yoktur.

"Hayat Bir Oyun" Diyenlerdensiniz
Hayatın çok fazla ciddiye alınacak bir yanı olmadığını düşünüyorsunuz. Sizin için bir işin içinde eğlence ve heyecan yoksa bir anlamı da yok. Kendilerine ulaşılmaz hedefler koyarak, hayatlarını o hedeflere ulaşmak uğruna mutsuzluk ve hırs içerisinde geçiren insanları anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Çünkü siz eğer bir iş yapıyorsanız o işten keyif alıyor olmanız gerekir, aksi takdirde sadece bir hedef belirleyip ona koşuyor olmak, sizin için anlamsız bir uğraş. Bu yüzden siz rahat ve keyif veren tavırlarınızla herkesin kendi yaşamı içerisinde birlikte olmak isteyeceği huzur veren bir karaktersiniz.

Güzellikleri paylaşmak adına :)

18 Şubat 2009 Çarşamba

DÖNDÜM...

Döndüm!
Tatil yarın itibarı ile sona eriyor,
modundan çıkmak zor olacak...
Ama olsun, herşey insanlar için değil mi?
İşe ve güce kendimi kaptırırsam daha iyi hissedeceğim eminim, yeterki sağlık sorunları yaşamayalım.
İzmir de, Ege Üniversiesi hastanesinde 3 gün geçirmek zorundaydım bu tatilde ve geldi geçti..Hani hastanelerin insanlar üzerinde kötü bir etkisi vardır ya, gerçek...Oraya girdiğiniz vakit gördüğünüz; etrafta koşuşturan, telaşlı, hüzünlü, umutlu, umutsuz, değişik yüz ifadeleri... ve ister istemez bir sıra beklerken veya oda komşusu olduğunuzda mecburi bir dostluk kurduğunuz, hastalığı ile ilgili gerçekleri doktorunun ifadeleri ile dile getirmeye çalışan, aslında ne olduğunu tam olarak kendide çözememiş ama yaşadığı ağrıyı çok iyi bilen insanlar...
Birçoklarının yüzündeki o tarif edilemez ifadeyi görünce, oturup halinize bin kere şükretmek istemeniz...
Henüz dikişlerimin ipleri düşmediği için (!) biraz daha bu duygusal halimi üzerimde taşıyacağım galiba:)
Amaca odaklı bir tatil deneyimi daha sona erdi, gerçek hayat yarından itibaren beni bekliyor..
Bu tatille ilgili elimde fotoğraflar var tabii, ama ben onları belleğimde kayıtlı tutmaya niyetliyim..Bu sefer paylaşmak istemiyorum..
Herkese Merhaba!
Haydi tekrar güzel yazılara hoş sohbetlere ve tatlı tariflere...Güzellikleri Paylaşmak Adına :)

6 Ocak 2009 Salı

Neşet Günal (1923 - 2002)

Sanatçı tanıtımlarıma devam ediyorum...Neşet Günal Anadolu yaşantısını resimlerinde o kadar güzel yansıtan bir sanatçı ki sizinle paylaşmak istedim...

Neşet Günal 1923 tarihinde,Nevşehir'de doğmuştur. Ailesinin içinde bulunduğu ekonomik koşullardan dolayı ilkokulu Şereflikoçhisar'da yaşayan dedesinin yanında tamamlamıştır. Ortaokulda yeniden Nevşehir'e dönen Neşet Günal okulunun son senesinde tanıştığı Kemal Zeren'in onu yönlendirmesi sonucunda Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydolmuştur.

Aynı kişi sanatçıya Belediye bursu alınmasına da önayak olmuştur. Böylelikle Günal'ın henüz ilkokul yıllarında doğayı ve insanları resmetme yetenek ve arzusu bir eğitimle temellenmeye başlamıştır. 1939 yılında başlayan ve yaklaşık yedi yıl süren Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki eğitimi süresince sanatçı,Nurullah Berk,Sabri Berkel ve Leopold Levy'nin atölyelerinde çalışmıştır. Yine Akademi'deki bu atölyelerde Nuri İyem,Turgut Zaim ve Avni Arbaş ile olan dostlukları belki düşünsel anlamda onlardan etkilenmesine neden olmuştur. Sanatçı Akademi'de geçen bu yıllarını bize bir ropörtajında şöyle açıklamaktadır: "Akademi'deki yıllarımız savaş dönemine rastladı. Belli yoksulluklar içindeydik...İyi arkadaşlık ilişkilerimiz vardı... Çok heyecanlıydık... Tutku ile çalışırdık bir şeyler öğrenmek için... Kitaplıkta bugünküne göre yararlanacak çok az kaynak olmasına rağmen, elimizin altında ne varsa onu yutarcasına okurduk...Modellerden resim yapma imkanı doğmuştu..."(1)